29 Ocak 2015 Perşembe

Hial Anne : İsmin "D" Hali

Hamileyken herkesin en merak ettiği konu şüphesiz ki bebeğinin cinsiyetidir. Benim de öyleydi elbette. 13 hafta nasıl geçti ben o süre zarfında neler neler hayal ettim tahmin edersiniz. İtiraf etmeliyim ki  ilk zamanlarda ikisi de aynı cinsiyette olur diye korkularım vardı.
Hele ki erkek bebek düşkünü biri olarak, ya ikisi de kız olacak diye az mı korktum. Tabi ki öncelik sağlıklı olmalarıydı ama yani bir taşta iki kuş vurmakta fena olmazdı. Bu erkek bebek düşkünlüğü kızımın yüzünü görünce son buldu. O güzellik, benim kızım, benim dünyam. Anladım ki kız çocuğum olmasından korkuyormuşum. Onu korumak, onu sarıp sarmalamak sorumluluğu daha ağır geliyormuş bana.
En sonunda elimi karnıma koydum ve doktoruma dedim ki  “Solda ki kızım; kalbime daha yakın, sağda ki oğlum” .

Doktorum sadece bana baktı ve bebeğinin cinsiyetini hisseden ya da tahmin eden çok anne gördüm ama senin gibisini hiç görmedim. Nasıl hissettim bilmiyorum belki iç güdüsel belki de iyi bir tesadüftü. Keşke bütün tesadüfler bu kadar güzel olsa değil mi?

Hastaneden çıkarken kuşlar gibiydim. Ayaklarım yere basmıyordu hiç. İsimleri ne olacaktı bir an önce bulmalıydık. Bebekler annelerinin sesini çok erken duymaya başlarlar o yüzden onları isimleriyle sevmeli, isimleriyle seslenmeliydim.

İtinalı isim arama çalışmamız başlamıştı. Buzdolabımızın üstüne bir kağıt yapıştırdık her aklımıza gelen ismi yazmaya beğenmediklerimizi silmeye başladık. İlk günler Aras ve Neva ağır basmıştı. Her iki isimde benim ve eşimin çok severek okuduğumuz kitaplar da ki karaterlerdi. Ama içime sinmeyen bir şey vardı ki her ikisi de kitabın sonunda ölmüştü. Yapamadım. Bu isimleri bu fikirle koyamazdım bebeklerime. Bu iki ismi eledikten sonra DERİN geldi bence erkek ismi bulmak çok kolaydı ama kız ismi, bir kıza verilebilecek isim öyle muhteşem öyle eşsiz öyle özenli olmalıydı ki... Bir evin kızı nasıl narin nasıl gözbebeği olur düşünün o hale yakışan bir isim bulmak lazımdı. DERİN tam da böyle gelmişti bize. LAL ise kızıma kendimden bir parça vermek isteğimden geldi. DERİN LAL...
Sıra oğlumuza geldiğinde eşim hiç tereddüt etmeden DENİZ dedi. Hayalimizde ki oğlu sarışın masmavi gözleri olan bir DENİZ oğlandı. Bence de zaten bir oğulun adı olsa olsa DENİZ olurdu. O yüzden DENİZ KOYDUM ADINI. Yıllardır eşim hangi arkadaşımızın bebeği olsa adını BURAK koymaları koşulu ile bütün eğitim masraflarını karşılamayı taahhüt eder durur. Ben de dedim madem bu çocuğun eğitim masrafları sana zimmetli olacak hadi oğlumuzda da senden bir parça olsun. DENİZ BURAK.

Sonrasında ailemizden de çevreden de isimlerini beğenmeyenler, zor bulanlar, anne baba olarak bizi kendini beğenmiş olmakla suçlayanlar oldu tabii.. Ama iki çocuğa isimleri bu kadar mı yakışırdı.. Bende kusursuz olmuştu. Dilerim onlarda severler.

Peki anne ve babalar bu süreçte nelere dikkat etmeli. En büyük sorumluluğumuz bence anlamı güzel isimler seçmek. Seçtiğimiz isimin alay edilecek nitelikte ve lakap takmaya elverişli olmamasına dikkat etmeliyiz. Kelimenin sesi kulağa hoş gelmeli. Söylenişi kolay olmalı. Tabi ki içinde bulunduğumuz kültüre ve çocuğumuzun cinsiyetine uygun isimler seçmekte önemli. Çocuklarımız taşımaktan rahatsız olmamalı seçtiğimiz isimleri değil mi? Bu yüzden her dönem de taşınabilecek bir ad olması lazım. Çevre baskısı ile konan isimler genel de çocuğu da anne babayı da memnun etmiyor. Bu yüzden anne babanın ortak kararı olmalı isim. Tüm bunları bir araya getirmek için insan kendi bebeğine isim seçerken oldukça zorlanıyor gerçekten..

Ama yine de isim seçme hali insanın vazgeçemediği, doyamadığı bir durum. Hele ki doğumdan sonra insanın aklına bir sürü yeni isim geliyor. Ay ben bunu nasıl düşünemedim diyip yakın arkadaş ve akraba bebeklerine salça olmaya devam ediyorsun.

Şimdi de tabi ki Mucizeye isim bulmak için sabırsızlanıyorummmmmmm. Hele bir öğrenelim cinsiyetini ....



Hilal Anne.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...