29 Haziran 2015 Pazartesi

Ekran Bağımlısıyım

Ben bir ekran bağımlısıyım. Geçenlerde okuduğum bir yazıdan sonra kendime bu tanıyı koydum. Yazıda televizyon, bilgisayar, telefon, tablet her ne kadar ekran varsa onlara tapıyorum hatta.

Sabah gözümü açtığım an televizyonu açarım. O ekran öyle karanlık durdu mu bana ufunet basıyor. Bekar günlerimde yatakta ilk önce televizyon kumandasının kırmızı tuşuna basardım. Beş on dakika televizyon izledikten sonra yüz yıkama, diş fırçalama faslına geçerdim. Çoğu zaman o tuşa basmama gerek bile olmazdı. Televizyon açık, sesi az kısılmış olurdu. Absürt bir kanalda kalıp hoca, ezan sesiyle çok uyanmışlığım vardır. 


Kısacası televizyon benim yakinen arkadaşım olur. Karşılıklı çok ağlamışlığımız, kahkahalara boğulduğumuz, korku dolu gözlerle birbirimize bakmışlığımız vardır. Bunalıma girdiğimde kanallarında zap yapıp kafayı dağıtmışımdır. Karşısına oturup ıvır zıvır ne varsa kendimi kaybedeseye kadar yerim. Hiç gıkını çıkarmaz. Aslında o bunun kötü arkadaş olduğunu gösterir. Ama kondisyon bisikletinde ter atmaya çalışırken, cebelleşirken, beni yorgunluktan uzaklaştırıp o 45 dakikayı bitirmemi sağlar. 

Uyku mu tutmadı? Geçerim karşısına, başlar bana istediğim masalları anlatmaya dalarım uykuya. Kitap mı okuyacağım? Bana müzikler çalar.

Ecem'e hamile kaldığımdan beri aramız açıldı. Eskisi gibi sabahın köründen gecenin bir vaktine kadar vakit geçirmiyorum karşısında. Tam geçireceğim günler geldi derken Burak geliyorum dedi ve yine aşkımız bir kaç sene sonrasında kaldı. Emzirirken bile izlemiyorum. Ne olur ne olmaz. Tamam iyi bir dostta zararları var. 

Pek şikayetçi değil. Çok anlayışlı. Küsüpte bana kapatmıyor kendini. Basıyorum tuşuna kısık seste olsa, kaçak göçekte olsa görüşüyoruz. Allah'tan kendini hep geliştiriyor da smart tv oldu. Bilgisayardan kendimi kurtarmış oldum. Dizileri oradan takip ediyorum. Güzel bir bardak gibi hayatım su gibi akıp giderken bana uyum sağlıyor. 

Ekranlar zararlı. Ama birbirlerinin yerlerini alıp tek bir ekrana bağlıyor. Mesele tek bir ekrandan hem televizyonu, hem sosyal medyayı ve oyunları takip edebiliyorum. O kim mi? Telefon. Onunla da Ecem'e hamile kaldığımdan beri aramız soğuk. Doğduktan sonra Ecem elimde görmesin, alışmasın diye uğraş veriyorum. Artık ona tuvalet arkadaşım diye bilirim. Yani televizyondan bile beter durumda. 

Ecem'e o kadar kötü olarak aşılamışım ki resmini çekerken elimden alıp atıyor kenara "Eline alma" deyip fırçalıyor beni. O yüzden çok paylaşım yapamıyorum ya da instagramda abuk yorumlara katılamıyorum. Hatta bazı olayları aylar sonra kulaktan dolma olarak duyuyorum. Elimden alıp kenara atması içime oturdu çok. Birbirimize ait vakitleri ben bir ekran arkasından izliyorum. 26 aylık bir insan bile anları kaçırdığımı anlıyor.   

Bilgisayar eskiden beri severim. Kasalı zamanlarından, dokunmatik anlarına kadar severim kendisini. Ecem de sever. Seçenekler sunup kendimiz karar vermemizi sağlar. Büyük olduğundan her yerede taşıyamıyoruz ya ailecek ondan seviyoruz galiba. Az vakit ama kaliteli vakit geçiriyorum bilgisayarla.

Bunların hepsinin yanında televizyonunda bana eşlik ettiğini söylememe gerek yok değil mi? Yani ders çalışırken bile açıktı hep karşımda.Bu postu bile yazarken kısık sesle eşlik ediyor. Evimizin baş köşesinde. Ev bakarken bile onu nereye koysam diye düşünürüm hep. Zombi de olmadım işte.

Seviyorum ulenn var mı?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...