24 Eylül 2015 Perşembe

Mucize'nin Günlüğü: 33. Hafta - Katya!!


Yaşarken yazmaya vakit bulamıyorum. Sanırsınız bir holdingte yöneticiyim. Saatlerce telefon konuşması falan yapıyorum sanki. Alt tarafı 3 + 1 bir ailenin hayatını yönetiyorum. İç işleri bakanı değilim daha ya! Eşimin tabiriyle tayinim eve çıktı o kadar. Kimine şark görevi çıkar bana ev görevi çıktı.

Aslında bunlar Ecem'le hiç bir anımı kaçırmamak için oluyor. Burak doğduğunda büyük bir kaosun içine düşmemek için çabalıyorum.


Ama harbiden yoğun bir haftaydı.

Kardeşim geldi ya! Kardeşim. Evlendikten sonra ilk gelişi. Ecem'e hamileyken herhalde hamileliğin 4 ayı yanımızdaydı. Sonrasında da 40 günü. Yani hiç bırakmamıştı bizi. Hastalandım baktı. Deli gibi gezmek istedim gezdi. Hatta adını "Katya" koymuştuk. Ben atarlı Firdevs o da benim her dediğime he diyen Katya. Süpürge yapamadığımdan evi o temizledi. Yani benim elim, kolum, yoldaşım oldu Ecem'e hamileyken. Hiç bir an yalnızlık ya da korku duygusu yaşadım o yanımda diye.  

Bu hamileliğimde yeni gelin olduğundan gelemedi yanımıza. Beni yinede hiç yalnız bırakmadı. Her sabah "Günaydın!" internetten bir resim "Bu karı yedi valla kafayı. Yaptığına baksana" mesajı. Gözümü açıpta onun yazdığı absürt bir geyiği görmek, o geyikle güne başlamak kan ilacından daha önemli benim için. 

Sabahın köründen akşam yatasaya kadar insanın hiç çekinmeden araya bileceği bir kardeşinin olması çok güzel bir duygu. Bu arada gece 12 de konuşacağım konu Prens William'ın karısı Kate'in doğurduğuna Rusların inanmaması olabilir. (Bu konuyla ilgili meşhur geyiğimizi yazacağım) Hoş bütün gün o haberi nasıl atlamışız inanmıyorum. 

Ecem'le Burak'ın arasında da böyle sınırsız bir ilişkileri olsun istiyorum. Birbirlerini arayıp konuşacak konuları olmasa bile "E! Ne yaptın?" desinler birbirlerine. Kapatıp 10 dakika sonra can sıkıntısından tekrar arayıp "Şimdi ne yaptın?" diye arasınlar. O can sıkıntısını, o günün yoğunluğunu öyle atsınlar üstlerinden. 

Aynı şeyleri otuz kez konuşup. Otuz birinci kez konuştuklarında da aynı hayretler içindeki tepkiyi versinler. "Sen bunu bana anlatmıştın" demesinler. 

Ecem kocasını çekiştirirken, Burak'ta karısının yaptığı rezil yemeği anlatsın. Ama birbirlerinin aşık olduğu insanlara saygı duysunlar ve sevsinler. Kendi kuracakları aileleri için dedikodu çukuruna düşüp gaza getirmesinler birbirlerini.

Ecem sadık bir kardeş, güvenilir bir hala, kardeşi ve eşine tarafsız bir görümce. Burak sadık bir kardeş, sevgi dolu bir dayı, işinde gücünde bir kayınço olsun :)

Yani kardeşimle ben gibi olsun. Tarafsız, sevgi dolu ve her türlü konuyu konuşabilen.

Biliyorum ilerideki zamanları hakkında çok düşünüyorum. Hiç birşey korktuğum gibi olmayacak. Ama çevremde birbirinden kopuk hayatlar yaşayan kardeşler var ki. İnsan ister istemez çekiniyor. Ben yine de anne öğüdümü vereyim de. Zaten öyle kopuk hayatlar yaşasınlar ölsem bile rüyalarında girip girip hayatlarını rezil ederim onların. 

33. haftanın benim için kilit günlerinden biride yeğenimin düğünü. Bunu yazmasam ayıp olurdu. Günlerce elbise aradım, sonunda buldum. Hatta kırmızı halının meşhur hamile pozunu bile verdim. Düğüne bir kaç gün kala yağmur stressi yaşadım. Eltime sürekli "Amann canım yağarsa yapar ne var? Kendi kendimize oluruz işte ne güzel." diye gaz verip uzatmaya çalıştığım tırnaklarımı yememek için kendimle sınav verdim. 


Sonunda korkulan bir şey olmadı. Yağmur yağmadı, hiç bir aksi şey yaşamadan, yıllarca ailecek konuşacak konumuz oldu. Daha şimdiden mevlüt videosunu 3 kez izledik. Herhalde bir 50 kez daha izleyebilirim. Düğün videosu geldiğinde sahne sahne dondurarak izleriz bu gidişle. 

Düğündeki en ilginç ayrıntı benim için beni herkesin o gece doğuracağımı sanması. "Ay çok oynama bak doğurursun." diyerek bende daha çok göbek atma isteği yarattılar. Pisten indiğim nadir anlar genellikle tuvalete gittiğim zamanlar oldu. Ne yazık ki kadınlar tuvaletindeki geyiklere muzdarip kaldım. Kadının biri "Bende senin gibi bir düğüne gitmiştim. Oynadım oynadım. 3 gün sonra suyum geldi. Erkenden doğurdum" dedi. Ya akıl var mantık var. Bu laf hamileye söylenir mi? Bazen biz kadınlar gerçekten lafı düşünmeden ediyoruz. "He. He." dedim geçtim. Şimdi ona anlatayım mı? "Benim doğuma daha var, ama iki doğum arası az olduğundan karnım bu kadar çıktı. Bugünden sonra doğursam da önemli değil. En azından oynadım doğurdum diye anlatacak bir hikayem olur. Hem sizin zaten vakti gelmiştir. Hiç oynadığınıza yormayın. Çünkü bebek siz isterseniz zıplayın, kaç merdiven inip çıkın doğmayacaksa doğmuyor." mı diyeyim? 

Sünnet ailesinin alkolsüz yengesi olarak şoförlüğünü de yaparak geceyi tamamladım. Zaten hamileliklerim sayesinde direksiyonum baya gelişti. Geçenlerde de yakın arkadaşlarımın düğününde gelin ve damadın gece eğlencesi dönüşünün şoförüydüm. Ayık hamile trafikte diye bir  hashtag mi yapsam?


Sevgiler Süt Anne,









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...